İdil İlkin’in “Cennetsi” sergisi, 16 Ekim’e büyüklüğünde ziyarete engelsiz

Contemporary Istanbul Vakfının (CIF) aile sahipliği yaptığı İdil İlkin’in “Cennetsi” ünlü sergisi, Fişekhane Cocoon müzakere alanında 16 Ekim’e büyüklüğünde görülebilecek.

Vakıftan yapılan açıklamaya göre, Haro Cümbüşyan’ın katkılarıyla Ek Biç Ye İç, LG OLED evo ve Difolab hisse senedi birliğinde düzenlenen sergide, biyo-hanek yolu ile alternatif yenilenebilir enerji modellerini ele kayran sanatçı İdil İlkin, güncel pratiğini bitkiler ve laboratuvar malzemeleri ile sunuyor.

Açıklamada görüşlerine meydan sunulan İlkin, sergiye ilişkin şunları kaydetti:

“Bu konuyu işlerken, hele ser etkisine direkt sebep olan erke sektörü ilkin girmek amacıyla ilgilenen herkesi biyo-ışımayı mütenavip tıpkı geleceğin parçası kendisine düşünmeye nida ediyorum. Cennetsi’yle uğraşırken, bütünüyle soyut bir sürecin içine girdim. Kullanmayı bilmediğim kimyasallardan çıkan sonucu araştırmak tuhaf bir bekleyişti. Gözle görülmeyen bu moleküller, bilim sınırlarından tekellüm sınırlarına atladı. Elli mikronluk nano parçacıklar birer ışıma ajanı haline geldi. Bu süreçte gözle görebildiğim biricik öz nakit tıpkı mahlut oldu. Karışımı bitkilere verince, bitkiler ışıdı, ego da bu tepkimeyi sanatıma taşıdım.”

Serginin küratörü Ekmel Ertan ise 16 Ekim’e büyüklüğünde peyda olan sergiye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Danışma ile bilimi, uzlaştırılması ağır sıklet iki ayrı sıkı adına görme eğiliminde olmamız, eğitim sistemi ve içtimai değerlerin bile bu yanılgıya katkıda bulunması, bili insanlarının kendilerini neoliberalizmin faydacı tutumuna konfirmasyon etmesi kabilinden nedenlerle nutuk işe hovarda ve işlevsiz namına görülür. Vukuf insanlarının ve sanatçıların yöre yargılarını tükenmek, sanatı ve bilimi hayatımızın bütünleşik unsurları kendisine algılamak için birlikte çalıştıklarına tanık olmak toplumumuz için haddinden fazla önemlidir. İş birliği rastgele iki tarafın bile ufuklarını genişletmesine, merak uyandırmasına, eskimemiş araştırma ve öğrenme süreçlerinin önünü açmasına ve aksi takdirde olanaklı sıfır ‘yeni bilgi’ potansiyelini ortaya çıkarmasına katkıda bulunur. Henüz dahi istikbal giderek, teşrikimesai bilimin doğası üstüne bakir düşüncelere kere açabilir ve bilgiyle olan ilişkimizi ve yaklaşımımızı yeniden şekillendirebilir.”

Share: