Kılıçdaroğlu: “On Paralık Kimse En Ufak Tıpkısı Endişeye Kapılmasın, 301 Kişinin bile 41 Kişinin dahi Hesabı Sormazsam Namerdim. Hesabını Soracağım”

CHP Genel Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, Bartın’birlikte yaşanan eroin faciasına Soma maden faciası ile ilgili anlık sürecini anlatarak tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Ego diyorum ya bu saraydakiler yatacak yeri namevcut diyerek, anlamsız demiyorum. Onların eli kanlıdır, eli. 301 kişiyi aldılar, mahkemelerini, hakimlerini değiştirdiler, hakeza bir levha ortaya artık. Amma benim sözüm sözdür. Tanrı talih valör da kudret olduğumuzda hiç kimesne yer ufak bire bir endişeye kapılmasın, 301 kişinin birlikte 41 kişinin üstelik hesabı sormazsam namerdim. Hesabını soracağım” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM’bile; partisinin Kadro Toplantısı’nda gündeme ait değerlendirmeler bulundu. Kılıçdaroğlu’nun konuşması evvel toplantıyı açan CHP Grup Başkanvekili Mutlak Hususi; yaşamını yitiren 41 maden emekçisi amacıyla Ekip Toplantısı’na katılanları tırsmak duruşuna davet etti. Peşi Sıra Özel, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu kürsüye çağırma etti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne sâdır başlıklar şöyle:

“SİYASET KURUMUNUN BU KADAR ACIMASIZ OLMASI AKILANE DEĞİL: Keşke üzüntülü bir günde olmasaydık. Keşke bu büyüklüğünde sorunlar yaşanmasaydı. Keşki siz sorunları fasletmek üzere gelseydiniz ben hal önerilerini size ifham fırsatı bulsaydım. Amma 41 kardeşimizi toprağa verdik. 41 evde ateş var. Yetim artan kollar var. Gelişigüzel birimizin yüreğinde koyu acılar var. Kadro toplantılarına seçkin misil bir şenlik ile sarmak isterim. Aynı espri, aynı kucaklaşma, tıpkısı helalleşme, tıpkısı kardeşlik ile vira etmek isterim. Bu kadar ara, hasretlik akla yatkin değil, yakışmıyor bize. Politika kurumunun bu büyüklüğünde dinsiz olması akilane değil. Yakışmıyor bize.

20 YILDIR HALA ILAÇ Mİ ALACAKSIN: Onların bir sloganı vardı. Her Zonguldak’a gittiğimde muhakkak bire bir afişte o yazardı; ‘Yüz karası değil kömür karası, hakeza kazanılır aldatmak parası’ diye niteleyerek. Olur. Gittim. Arkadaşlarım birlikte gittiler. Ailelerin bir kısmını ülfet ettim. Yetkililerden bilgelik almaya çalıştım. Dip tıpkı elem var. Asıl, eşi, kardeşleri tabutun başında. On Paralık kimesne bu ölümün ona yakıştığını söylemiyor. Tıpkısı ölüm var. Taze birisi. Genç bunların bütünü. Yazıktır, günahtır. Bire Bir şehir böyle yönetilemez. 20 yıldır evet, 20 yıldır tedbir alacağız diyorlar. 20 yıldır hala tedbir mi alacaksın sen kardeşim evet.

MADEN KAZALARINDA BİR NUMARAYIZ: Dünyada bire bir numarayız. Maden kazalarında tıpkı numarayız. ya bu ahiret yolculuğu illet bizim karşımıza çıkıyor? Hangi gerekçeyle karşımıza çıkıyor? Dünyada bütün maden çıkarıyor kardeşim. Sebep genişlik çok ahiret yolculuğu bizim ülkemizde oluyor? Hangi gerekçeyle bizim ülkemizde oluyor bu? 152 bin 698 kaymakamlık oluyor. 921 güç sonuç 20 yılda hayatını kaybediyor. 301’i biricik başına Soma’da. Ihtişam dediğiniz hava, vatandaşın can ve para güvenliğini sağlar. Devletin varlık nedeni budur zaten. Duygusal ve para güvenliğini sağlayacak. Can ve para güvenliğini sağlamayan heybet toplumsal büyüklük değildir. Vatandaşına hizmet fail çap değildir. Anlaşılan odaklara bakım fail devlettir. Biz anlaşılan odalara bakım fail ayrımsız ululuk kabul etmiyoruz.

RÜŞVET ALANLARI BÜYÜKELÇİ ATAYACAKSIN ERKEK KEMAL SUSACAK; SUSMAYACAĞIM: Mızrap baronları, pudracılar, usulsüzlük yapanlar ile bu arada olacak; hırsızlık dosyalarını kapatacaksın, alacak alanları sefirikebir atayacaksın Bay Kemal susacak. Susmayacağım refik susmayacağım. Hapishanelerini tıka basa dolduracaksın, yolsuzluk yapanlar elini kolunu sallayarak gezecek, baronları hapishanelerden çıkaracaksın, yazıksız öğrencileri hapse atacaksın, kanun mesabesinde kararname ile işine akıbet vereceksin. Devletin gücü bunlara mı yetiyor Allah aşkına evet. Adalet, adalet. Meze verdim söz; bu ülkeye adalet ya ati ya gelecek, yoldaş. Olamaz bunun gerisi.

AKLINI SARAYA KİRALAMIŞ OLANLAR…: Rastgele ülkede şöyle yahut hakeza maden ocağı var. ya kardeşim devletsen, evvel maden ocağına bakarsın, aydınlatmaya bakarsın, havalandırmaya, sensörlere bakarsın, eğlenceli taharri edersin, ondan sonraları işçiye dersin kim bütün kontrolleri yaptık, seçme özdek metin in aşağıya yâren eroin yarar. Eyvallah. Ululuk bununla bile yetinmez. Oran ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerini görevlendirir. Kamu kurumuna ilgilendiren ise Sayıştay’ı görevlendirir. Gidin bakın der. Bakayım bu maden ocağı nasıldır, bol mi, koşulları elbet diye sorar. Rapor gelirse raporun gereğini yapar. Bu içtimai benzeri devlette vatandaşın birey ve servet güvenliğini sağlayıcı devlette sistem böyle çalışır. Bizim kadar aklını saraya kiralamış olanların çoğunluğu oluşturduğu aynı Meclis ise büyüklük hakeza çalışmıyor. Bulutsuz ve açık. Heybet böyle çalışmıyor.

SEN O KOLTUKTA NİYE OTURUYORSUN?: Müfettiş raporu var görmüyorsun, Sayıştay raporu var görmüyorsun. Soma faciasından sonradan alt kurul kuruldu. 111 önerisi var komisyonun. TBMM Araştırı Komisyonu’nun 111 önerisi var. Birisini dahi yapmadılar. Birisini dahi yapmadılar. Demincek ben TBMM Başkanı’na; belirtik ve kesin, herkesin huzurunda sesleniyorum; o araştırma komisyonları dekoratif mi? Bezemeli değilse 111 öneriden neden bugüne büyüklüğünde biri da yapılmadı? Hastalık sormadın? Sen o koltukta neden oturuyorsun? Senin o koltukta oturmanın ana nedeni TBMM’nin itibarını, saygınlığını korumaktır.

TBMM, SARAYIN İPOTEĞİ ALTINDADIR: Geri; Tasrif Bütçe Komisyonu’na Gestalt Bankası Başkanı geliyor. Arkadaşlar bilgi istiyorlar, bilgi vermem diyor. Gönül isterdi kim Traksiyon ve Bütçe Komisyonu Başkanı, ‘Bire Bir an ya, sen kimsin, burada TBMM’den tıpkı yetkili, tıpkı saylav sana soru soruyor, sen bu soruya karşılık isnat etmek zorundasın’ demesi lazımdı. Diyemiyor, çünkü derse saraydan fırça araç. TBMM görevini parçalanmamış anlamıyla yapamıyor. TBMM, sarayın ipoteği altındadır. Tanrı talih ederse bu ipoteği kaldıracağız. TBMM’nin iradesi, halkın iradesi olacak.

HALLEDECEĞİZ: Benzeri çağ bu beyaz zehir facialarının sonucunda hayatını kaybeden kardeşlerimizin evlatlarına azamet hisse senedi versin diye kanun teklifi geldi ve kabul edildi. Fena Hâlde. Bilahare tekrar avarız oldu. Bunlar de olsun. Bunların evlatları birlikte şöyle ya bile hakeza devlette aynı aksiyon sahibi olsunlar. Onu reddettiler. Ne emreylemek bu biliyor musunuz? Şehitler beyninde ayrım yapıyorlar, kaza sonucu hayatını kaybeden kömür şehitleri üzere da hakeza ayrımcılık yapıyorlar. Bu ayrımcılık bize yakışmaz. Onun üstelik sözünü veriyorum bütün madenci kıygın kardeşlerimin ailelerine. İnşallah onu birlikte halledeceğiz.

SARAYIN BIRLIKTE TBMM BAŞKANLIĞI’NIN ÜSTELIK KARNESİ KIRIK: Bunların karneleri fay. Sarayın birlikte TBMM Başkanlığı’nın üstelik karnesi fay. İkisi üstelik bölüt yürek vermiyor, zatî hobileri, beklentileri var. Onun peşinde. Birisi acep koltuğumdan peki muyum, diyor. Bindi insana tıpkısı özdek vermez. İnsan koltuğa ayar verir. İnsansan koltuğa değer verirsin. Yoksa dayak sana hangi değeri verecek.

Soma’dahi dahi benzer tıpkısı olay oldu. 301 gönül hayatını kaybetti. 301 eve incitici düştü ya. Yargılandılar. Yargıtay âdeta de kast ile katil suçundan dokunaklı cezalar verdi. Bilahare hangi oldu? Birileri devreye girdi, Yargıtay’ın bu kararına hiç geleneksel olmadığı halde savcı itiraz etti. Cezalar pahal, diye niteleyerek. Müddeiumumi itiraz ettikten bilahare dosya esasen geldi 12’nci Ceza’ya. 12’nci Ceza’dan üç hakimi değiştirdiler, namına üç parça AK Partili bilgili getirdiler.

Illet SELIM Partili diyorum? Onu dahi söyleyeyim. Kenan İpek, Adalet Bakanlığı müsteşarıydı filhakika. Yani YANLIŞSIZ Fırka’nin bürokratıydı. Getirdiler 12’nci Ceza’evet bilge olacaksın dediler. 301 kişinin hayatını kaybettiği davada. Sonradan Mustafa Müspet. Türe Bakanlığı’nda Genel Müdür Yardımcısı idi. Onu üstelik getirdiler. Ne düzgün onu dahi 12’nci Ceza’ya getirdiler. Üçüncüsü Gereksiz Aydoğdu. O birlikte Adalet Bakanı eliyle Hakimler, Savcılar Kurulu’na Umumi Kâtip adına atanan. Üç bürokrat. Üçünü 12’nci Daire’ye atadılar. Cezaları indirdiler, şimdi 301 kişinin hesabını soracağımız ayrımsız hüküm ortadan kalktı arkadaşlar.

HESABINI SORMAZSAM NAMERDİM: Ben diyorum ya bu saraydakiler yatacak yeri yok diye niteleyerek. Anlamsız demiyorum. Onların eli kanlıdır eli. 301 kişiyi aldılar, mahkemelerini, hakimlerini değiştirdiler, böyle tıpkı levha ortaya artık. Amma benim sözüm sözdür. Tanrı nasip mesabe de iktidar olduğumuzda on paralık kimse sunma ufak aynı endişeye kapılmasın o 301 kişinin de 41 kişinin de hesabı sormazsam namerdim. Hesabını soracağım.

BUSE ENDIŞE KARDEŞİM; SENİN HAKKINI ÖZLEMEK BENİM BOYNUMUN BORCUDUR: Ego döndükten bilahare üç umumi komutan yardımcısı başkanlığında 20 arkadaşımız yine bölgedeydi. Aileleri musahabe ettiler, benzeri tabir düzenlediler. Anlatım elimde. Ailelerin nazik dertleri var. O kadar büyük kim bunun bir cinayet olduğunu biliyorlar. Üstünün örtülmesini istemiyorlar. Bize koruyucu olun diyorlar. Elimizden gelen herhangi bir türlü yardımı yapmaya kararlıyız. Ayrıntılı tıpkı tabir ama sadece bir kişinin, bir annenin söylediklerini rapor edeyim; ‘Öldürdüler, bakın cinayet bu ilçe değil. Keserler, sansür yaparlar, kesmeyin. 11 aylık bebeğim içeride; ağababa, ata diyor. Tek şeyden haberi yok, öldürdüler. Soma kabilinden üstünü örtecekler. Ego sarılamadım. Elleri kolları, yüzü göynük. Öpemedim. Aynı haftadır diyorlardı doğal gaz var, doğal gaz var. Ölçmeden yollamışlar. Eşim üç aydır havalandırmalar yapılacak diyordu, daim ertelediler, nefessiz kaldı. Yandı. 17 saattir cesedini bekledim. Naaş torbalarını karıştırdım, vukuf vermediler.’ Buse Keder kardeşim. Senin hakkını beklemek benim boynumun borcudur.

6 AYDIR SAVAŞIM VERİYORUZ: Türkiye tıpkı taraftan bu acıları yaşarken bire bir dahi Sedir’ten sıkı denetim yasasını geçirdiler. Yani kimse doğruları yazmasın, bizim dediklerimizi yazsın. Bu konuda 6 aydır uğraş veriyoruz. Bazıları televizyonlara çıkıp, ‘CHP hangi yapıyor Divan’te’ diyerek soruyorlar. CHP parlamentoda demokrasinin aynı numaralı aktörüdür. Herkesin bunu bilmesini isterim. Sansüre da sansür düzenlemelerine de karşıdır. Bundan tek kimsenin genişlik ufak benzeri endişesi olmasın. Eleştiri evet, eyvallah, boynumuzun borcudur. Temas eleştiriye tevakki etmek duyarız buna bizim itirazımız bulunmayan. Tabii ki gazeteci özgürce eleştirecektir. Tabii kim ego bile biliyorum ayrımsız siyasetçinin yer çok eleştiriye ihtiyacı vardır. Övgüye değil. Hatamızı görelim. Gazetecinin varlık nedeni üstelik budur. Yazması geçişsiz ama araştırarak yazması geçişsiz. Dinleyerek biber dolması bilgilerle televizyonlara çıkıp izah yapmaması geçişsiz. İzleyen yurttaşlara makul bilgi aktarılmıyor. Dava çıkıyor burada. Bizim isteğimiz bu.

AYM’YE GÖTÜRECEĞİZ: Sansür yasası, AK Fırka ve MHP’li milletvekillerinin oyları ile akseptans edildi. Güzel. 29’uncu maddenin yürürlüğü tevkif talebiyle bugün Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz. Ardı Sıra yasanın yalnızca ilişkin Anayasa Mahkemesi’hangi gideceğiz. Bu yasa çıksa de çıkmasa üstelik Türkiye tıpkı otoriteli yönetim gerçeği ile cebin karşıyadır. Esas Mahkemesi kararını uygulamıyorum diyor. Yani Anayasa’yı askıya alıyorum diyor. DOĞRU Parti’ye, MHP’ye zamanında oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum, dur demeyecek misin? Türe istemeyecek misiniz? Ego kanunların üstündeyim veya kanunların hangi yazdığı beni ilgilendirmez, benim söylediğim önemlidir diyen tıpkı anlayıştan Türkiye’nin çıkması lazım. Damarlı halde Türkiye bir hususiyet, türe devleti olmaz.

ADALETLE OYNAYAN KİŞİNİN ADALETİ GAYRIMÜMKÜN: Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Idarehane Başkanı Sibel Hürtaş’ı Divan’e almadılar. Bu sendika temsilcisi. Kendisi ile ait benzeri yasa görüşülüyor. Meclis’e gelmesi, bundan henüz katıksız hangi benzer. Başkaca komisyonlarda konuşması gerekir. Sokmuyorlar kalp. Yasa mu vardı, yarayışlı. Dayatma kültürü. Tıpkı unsur Kanunuesasi Mahkemesi’ne seçildi. Seçilmedi da atandı. Erdoğan aracılığıyla atandı. İki kişinin kasem törenine gitmedim. O iki can Kanunuesasi Mahkemesi’hangi müstahak eşhas değildir. Ayan ve kemiksiz söylüyorum. Şayet o iki dirilik gücünü Erdoğan’dan alıp, ki onun isteği ile atandıysa onlar Temel Mahkemesi’nde hakimlik yapamazlar. Çünkü saray karşısında hür kalamazlar ve duramazlar. Makamını saraya verecekli olan bir hâkim Türkiye üzere, doğruluk üzere genişlik alçak kişidir. Adaletle oynayan kişinin adaleti olmaz. Gitmedik.

PERGULECİ FAHRETTİN TELEFON EDİYOR, ONU İÇERİ SOKMAYIN DİYE: Anayasa Mahkemesi Başkanı direkt saraydaki zata göre, güçler ayrılığını anlatıyor. Anayasanın hayat nedenini anlatıyor. Anayasa Mahkemesi’nin olayı dinlemesi için çağırma ettiği gazeteci Alican Uludağ. Esas Mahkemesi nida ediyor. Perguleci Fahrettin telefon ediyor, onu istek sokmayın diyerek. Şu düzene bakar mısınız? Şu yapıya bakar mısınız? Hayatını kaybeden madencilerin aileleri kaygı, keder duymayacak mı? Duyacak. Gücünü saraydan alanlar sarayın talimatı ile değişmeyen verecekler. Bunları değiştirmemiz lazım.

ADALET AĞIR YÜRÜSE, GÖZLERİ GÖRMESE DAHI KESIN HEDEFİNİ BULACAKTIR: Erdoğan’a tıpkı husus hatırlatmak isterim. Çarkıt Malezya Başbakanı, Najip Razak. Başbakan olduktan bilahare Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği toplantısında Malezya’birlikte internete katiyen sansür uygulanmayacaktır, diyerek bir açıklama yapıyor. 2011 yılı. 2015 yılında Malezya Dirlik Fonu’nda bu Razak’ın yerine 700 milyon dolar servet aktarıldığı ortaya çıkıyor. Bunun üzerine internet siteleri, sosyal iletişim araçları; bunu bili yapıyor. Vukuf yapar yapmaz temas tarafa yasaklar getiriliyor. Muvasala yasakları getiriliyor. Ben sansürü asla uygulamayacağım, diyen 2011’deki aynı başbakan; 2015 yılında dirlik fonundan 700 milyon doları hiç ettikten sonradan, olay fen olarak bundan sonra ve arkasından yasakları getirdi. VPN aracılığı ile internete ulaşmak benzer. Onu önleyemiyorlar. Bilahare dolma haberlere karşı yasa diye niteleyerek aynı yasa atıf etti. ve bu yasa Sedir’te akseptans edildi. Sıkı Denetim yasası kadar ayrımsız kanun geldi. Eğer birisi dolma veri yazarsa, yani doğruları yazarsa 6 kamer kodes ile cezalandırılacaktı. 2018’te seçimler vardı ve bu âdem seçimleri kaybetti. Bilahare yargılandı ve mahküm oldu. Adalet kısık yürüse, gözleri görmese de katiyetle hedefini bulacaktır. Bundan tek kimsenin endişesi olmasın.

BENİM VİZYONUM İLE ONLARIN VİZYONU ARASINDA DÜNYA BÜYÜKLÜĞÜNDE AYIRT VAR: ABD’ye gittim. Değme kafadan bir curcunalı. Aman demin gidilir mi? Deminden gidersen senin aleyhinde kullanırlar bunu… evet yâren evvel illet gideceksin diye sor. Dünya değişiyor. Mütebeddil dünyayı izlemeniz lazım. Bilgi, teknoloji alışılmamış değişimler var. Şayet siz ülkeyi yönetmeye talipseniz; ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneteceğim diyorsanız sizin vizyonunuz, aynı hedefiniz ve ayrımsız hayalinizin olması lazım. Vizyonsuz dönüştürmek imkânsiz. Bunlarınki kadar değil. Bunların vizyonu, cebim şüphesiz dolar vizyonu. Benim vizyonu vatandaşın cebi nasıl dolar. Benim vizyonum ile onların vizyonu ortada dünya büyüklüğünde ayirt var.

BİLGİ EKONOMİSİ ÇAĞINDAYIZ: Haber devrimi yaşıyoruz. Bilgelik ekonomisi çağındayız. Aşama kabil biliyorum ne Erdoğan ne Bahçeli selen ekonomisi kavramını ilk kez benden duyuyorlardır. Sosyal bilgi ekonomisi kavramını bile ilk kez benden duyuyorlardır. Bilgiyi toplumsallaştırdığınız devir eşhas arasındaki dirimlik dağılımını dengelersiniz. Nedeniyle içtimai hikmet ekonomisi kavramını hayata geçirmemiz geçişsiz.

M.I.T: Nereye gittim? M.I.T. Dünyanın benzeri numaralı bilgelik ve teknoloji üniversitesi. Laboratuvarlarını gezdim. Hocaları ile görüştüm. Akşam yemeği bile yedim. Dünyanın tıpkı numaralı üniversitesine gidip teknolojideki ve bilimdeki devrimsel değişiklikleri çekmek neredeyse suç oldu. Orada tıpkısı molekül elan gördüm. Malumat ile gelişim dünyası arasındaki ilişkiyi gördüm. İcadı yapıyor, teknolojiyi geliştiriyor, şirketi kuruyor, müşareket satışı yapıyor. Biomedikal üzerine yazdığı makalelerde dünyada yer haddinden fazla gönderme düz ilim adamı ile görüştüm. Tıpkısı zamanda milyarder. Dedim kim siz ilmî tetkikat ile şirketleri bir arada nasıl yönetiyorsunuz? ‘Şirketlerle bire bir ilgim bulunmayan ben vakit kaybetmeden ilmî araştırma yaparım. Bulurum, şirketi kurarım, onlar geliştirirler ve piyasaya sunarlar’ dedi.

ERDOĞAN BIRLIKTE BAHÇELİ ÜSTELIK İLK KEZ DUYUYORLARDIR: Efdal yetenek inşası. Aşama gibi biliyorum bunun Erdoğan birlikte Bahçeli dahi ilk defa duyuyorlar. Gelişigüzel toplumun yüzde 1,5-2’si faik zekalılardan oluşur. ve bunları ülkeler kapar. Benzer vereyim Almanya tutum bakanı çıktı izah yaptı ‘dünyanın neresinde olursanız olun deli dolu üretken dizge Almanya’ya gelsin yurttaşlık vereceğim’ dedi. İngiltere ‘dünyanın önce 50 üniversitesinden kim mezunsa yurttaşlık vereceğim’ diyor. Yüksek kabiliyet inşasını geçmiş keşfedip uygulamaya koyan İngiltere’dir. Amerika silikon vadisini kullanarak İngiltere’nin elinden bu gücü aldı. Deminden Çin faziletli yetenek inşası amacında dünyanın tıpkı numarası görünmek yolunda. O yüzden Amerika ile Çin arasındaki cenk esasen aynı erdemli kabiliyet inşası kavgasıdır. Bunlar ferda sabah hangi olacağını bile bilmiyorlar.

400 BİN DOLARA DAİRE ALIRSIN VATANDAŞLIK VERİYORUZ: Getirdiler devleti vasatlaştırdılar, kurumların içini boşalttılar ve devleti çürüttüler. Çin 10 yıllık vize veriyor. Olur biz bittabi vatandaşlık veriyoruz? 400 bin dolara kat alırsan yurttaşlık veriyoruz. İstersen tek eğitimin olmasın. Paran varsa gel diyor. Aradaki farkın bakın. Siyahla beyaz zehir kadar fark var. Devletin geleceğini kurgulayamıyorlar. ve beni eleştiriyorlar. Sen Amerika’ya sebep gittin diyerek? Senin vizyonun de aklın de bana yetmez arkadaşım. Sen bilmezsin, bilemezsin.

BUNUNLA BİZİM İŞİMİZ NAMEVCUT: İki fotoğraf birlikte Türkiye’ye ilişkin. Tıpkı fotoğrafta ben varım. Dünyanın bildirme kocaman fen insanları ile beraberim… Aynı birlikte şu tarafa bakın. Bu üstelik Türkiye gerçeği. İkisinin arasındaki fark nedir? Siyahla beyaz kadar benzeri ayirt vardır. Burada hürriyet var. Burada yasaklar ve sıkı denetim var. Burada beşli çeteler var. Beşli çeteleri koruyanlar var. Hırsızlık yapanları soruşturulmaması ile ait çıkan kanuna halk kaldıranlar var. Burada ise Türkiye’nin geleceğini yapmak için çalışanlar var. Burada pudracılar, aklını saraya kiraya verenler var; burada özgürcesine düşünenler var. Eğitim, ekin var, nutuk var. Bununla bizim ayrımsız işimiz bulunmayan. Biz buyuz. Türkiye budur. ve biz bunu yapacağız. 21’inci yüzyılın Türkiye’si, herkesin saygınlık duyacağı aynı Türkiye olacak. Biz anlamsız İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi yayınlamadık. Attığımız değme adımın tıpkısı hesabı vardır. Beklesin bütün vatandaşlarım ve bizi eleştirenler. Seçkin vaadimizi santim santim kuşkusuz yerine getireceğimizi.

BAHÇELİ; BEN SENİ AMERİKA’YA ÇAĞIRMA EDİYORUM, MASARIF BENDEN: Bahçeli demiş ki ‘Kılıçdaroğlu bu 8 saatin esrarını millete izah etmek zorundadır.’ Domuzuna vallahi haddinden fazla domuzuna açıklarım. Sevgili Bahçeli, değerli meslek arkadaşım; ben seni Amerika’evet davet ediyorum, Boston’a bu arada. Uçak biletini ego alacağım. Bilcümle masarif bana ilişkin, seni beş kilitsiz küreksiz bir otelde ağırlayacağım. Devrisi sabahleyin ben New York’a ne saatte gittiysem o saatte gine benim bindiğim arabaya sen da ben birlikte bineceğim. Ama önde senin himaye amirini götüreyim. Benzeri gazeteci vardı yanımda onu bile götürmeyeyim senin iletişim koordinatörün olsun. Bu Arada binelim, Manhattan adasına gidelim o 35 kıvrım binayı bulalım, o binanın uğrunda güzelce aynı fotoğraf çekelim. Belki sen içeriye üstelik girersin, ihtimal sen yürek girer bu rezaleti ki yapmış diye sorarsın. Sorarsan çok kıvançlı olurum. Orada giden servet fakirin fukaranın parasıdır.”

Share: