Burdur’da 90 yaşındaki Ahmet ağababa, bozuk köy hayatını ahşaba işliyor

Burdur’bile 80 yaşından bilahare alçalma sardığı ahşap oymacılığı sanatıyla karye yaşamına ilişik minyatür objeler üreten Ahmet Zülem, eserlerini odasında sergiliyor.

Şehir merkezine kısaca 40 kilometre uzaklıktaki Aziziye köyünde tevakkuf fail, gençliğinde çobanlık ve çiftçiliğin birlikte marangozlukla uğraşan 90 yaşındaki Zülem, ilerlemiş yaşına rağmen üretmekten vazgeçmiyor.

Ahşap oymacılığına 80 yaşından sonra demet duymaya başlayan Zülem, genelde kağnı arabası, öküz, hakikat teknesi, senit, oklava ve sepet kabilinden karye yaşamını hatırlatan objeler yapıyor.

Ahmet dede, umum emeği ayn nuru eserlerini odasında oluşturduğu özel köşede sergiliyor.

Zülem, AA muhabirine, marangoz babasıyla senelerce çiftçilikte makbul ekincilik aletlerini yaptıklarını söyledi.

Yaşlanınca gençliğinde yaptığı aletlerin küçüklerini yapmaya başladığını belirten Zülem, çağ geçtikçe kendisini geliştirdiğini ve karye yaşamını anlatan hep objeleri imdi ahşaptan yapabildiğini ifade etti.

Zülem, vaktinin çoğunu ahşapla geçirdiğini, evinin benzeri odasında sergilediği minyatür eserlerin çevresindekiler tarafından da bandaj gördüğünü dile getirdi.

“Ahşap, seyelan verdikçe insanı dinlendiriyor”

Ahşaba halk sürmeyince abat edemediğini anlatan Zülem, “Ahşap oymacılığını zevkle, içimden gelerek yapıyorum. Dışarıda bulduğum benzeri ongun parçası işe yarayacaksa sobaya atmam. Onu gerçeklenmiş değerlendirir, işlerim. Söz Gelimi yaptıklarımı sobaya atarsam odun parçası, yanıp gidecek ama işlenince sanat eserine dönüşüyor.” dedi.

Zülem, yaptığı objeler ortada yeryüzü fazla kağnı arabası ve öküzlerin dikkati çektiğini, bu ürünleri birçok kişinin dürü kendisine aldığını, hassaten Almanya’ya birlikte gönderildiğini kaydetti.

Ahşabın eğiklik verdikçe insanı dinlendirdiğini belirten Ahmet ata, şunları anlatım etti:

“Ahşap oyarken kafandaki bilcümle fikriyat gidiyor. İnsanın elinde ayrımsız uğraşı olması lazım. İnsan ayrımsız madde yapmadan oturursa hastalanır. Hakeza şeylerle uğraşırsan cıvıl cıvıl kalırsın. Bunları yaptıkça kendimi henüz gani hissediyorum. İnsanı yaptığı sanatı, zanaatı değerlendirir. Bire Bir eser ortaya yararlanmak bana heyecan, sağlık veriyor. Yaptıklarım, görenlerin bile hoşuna gidiyor. Duyan gelip eserlerime bakıyor. Yaptıktan sonraları ürettiklerimin karşısına geçip seyrederek hem yaşayış buluyorum hem bile eski günleri bigâne ediyorum.”

Share: